Dudakla Bardak Arası
Bu yazımızda Dudakla Bardak Arası Adlı hikayeyi İle Alacağız.
Eski Sisam krallarından Ancee adında bir zalim, yeni yaptırdığı bir bağa üzüm kütükleri diktiriyormuş. İşlerin bir an önce bitmesini sağlamak için de kölelerini hiç dinlenmeden çalıştırıyormuş. O zavallı kölelerden biri, bir gün pek bitkin düştüğü için dayanamaz ve zalim krala:
– Niçin bu kadar acele ediyorsunuz efendim? Siz bu bağın üzümlerinden yapılacak şarabı hiçbir zaman içemeyeceksiniz ki, deyivermiş.
Kral biraz kızmışsa da sesini çıkarmamış. Nihayet gün gelip üzümler yetiştikten sonra, kral köleler de dâhil herkesin hemen toplanmasını emretmiş. Bir müddet sonra da o bağın üzümlerinden yapılmış şaraptan bir bardak getirilmesini emretmiş. Daha önce kehanet gösterisinde bulunan köleyi de
huzuruna çağırtmış. Şarap bardağını eline alarak:
– Söyle bakayım, benim bu şaraptan hiçbir zaman içemeyeceğimi tekrar iddia edebilir misin? diye sormuş.
Köle şöyle cevap vermiş:
– Belli olmaz efendim. İçebileceğinizi söyleyemem. Çünkü dudak ile bardak arasındaki mesafe çok uzundur. O arada başınıza neler gelebileceğini de bilemem!
Köle sözlerini bitirir bitirmez, içeri kralın adamlarından biri girmiş.
Bir yaban domuzunun bahçeye girdiğini ve asmaları kırıp döktüğünü söylemiş. Kral elindeki bardaktan bir damla dahi içmeden hemen dışarı fırlamış.
Bahçede domuzun bulunduğu yere koşmuş. Kral ve domuz arasında öldüresiye bir mücadele başlamış. Sonunda yaban domuzu mızrak gibi azı dişleriyle, Sisam kralının karnını yarıp ölümüne sebep olmuş.
Kral bostanda, bardak masada kalmış…
Her şey, hayatımız bile saniyelere bağlı. Ne olacağımızı, nasıl olaylarla karşılaşacağımızı kestirmek ne mümkün. Hayaller kurarız, gerçekleştirmek üzere koşarken ne olacağını bilemeyiz. Yaşamımızla ilgili kararlar alırken de hiç bir zaman yarın bana bir şey olur mu diye düşünmeden, ölüm bile çok uzaktır bize. Oysa… Şimdiden ‘ ah bir yaz gelse de tatile gitsem’ demeyenimiz var mı? İnsan yaradılışı budur. Oysa her zaman her şeyin hayırlısıyla birlikte dileyeceğimiz önce sağlık olmalı… Gerisi zaten zamanı gelince iyi kötü gerçekleşir.
Hikâyede anlatıldığı gibi onca çaba çalışma sonrası elde ettiğimiz şeylerin mutluluğunu bile yaşamamız bir bilinmezdir. Onun için günümüzü sağ salim atlatıp yarını da görme ve yaşama şansımız olursa en güzel kazanç budur bizim için.
Bir bilinmezdir şu hayat. Anlık öfkeye, kızgınlığa kapılıp da kaç insanın kalbini kırdık, kaç tane sevgiyi yok ettik, sırf kendi egomuzu tatmin için, hırs yenilgisine kapılıp da kaç kişiyi hırpaladık bilerek veya bilmeyerek… Çok üzücü kendi yaşanmışlıklarımdan bazısı aklıma gelince, buruk hissediyorum kendimi. Oysa yaşamak bir saniyelik bir bitimdir düşününce. Ve hiç bir hırs ve öfke hayatın önüne geçemez, geçmemeli. Yarın bir sırdır bizim için, her anın tadını çıkartarak yaşamak gerekli, çünkü yarın geç olabilir.
Ben hayatı, yaşamın bana sunduğu, bağışladığı beraberinde getirdiği her şeyi seviyorum. Hele bir kaç sevdiğim insanı kaybetmenin derin acısı bende yaşamın ne kadar kısa, nerede ne zaman sonlanacağının belirsiz ve ansız oluşundan dolayı sıkıca sarılıyorum. Biliyorum ki masada yarım kalacak bir bardak suyum var. Her şeyin kıymetini bilip şükrederek yaşamak gerekli.
Kaynak: http://kisiselgelisimim.com/dudakla-bardak-arasi/
Diğer hikayeleri okumak için tıklayınız